Devletlerin COVID-19 haberlerine karşı düşmanca tutumu veya siyasi karışıklıklara dair haber yapılmasını engelleme çabaları neticesinde dünya çapında mesleki faaliyetleri yüzünden hapsedilen gazetecilerin sayısı 2020 yılında yeni bir rekor kırdı. Amerika Birleşik Devletleri’ndeki otoriterlik yanlıları bir kere daha basın karşıtı söylemlerin arkasına saklandılar. Elena Beiser tarafından hazırlanan bir CPJ özel raporu
15 Aralık 2020 tarihinde yayımlandı
NEW YORK
Otoriter ülkelerin COVID-19 haberleri veya siyasi karışıklıklara dair haber yapan çok sayıda gazeteciyi tutuklamaları nedeniyle dünya çapında mesleki faaliyetleri yüzünden hapsedilen gazetecilerin sayısı 2020 yılında yeni bir rekor kırdı. Salgın esnasında devletler davaları ertelediler, ziyaretçileri engellediler ve hapishanelerde artan sağlık risklerini göz ardı ettiler; en az iki gazeteci gözetim altındayken hastalık bulaşması sonucu öldü.
Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) dünya çapında yapılan yıllık araştırmasının sonucunda, 1 Aralık 2020 itibariyle, en az 274 gazetecinin mesleki faaliyetleri yüzünden hapiste olduğunu tespit etti; böylece, önceki rekor olan 2016 yılının 272 sayısı aşılmış oldu. Salgına dair yaptıkları haberler nedeniyle çok sayıda gazeteciyi tutuklayan Çin, iki yıldır dünyanın en çok gazeteci hapseden ülkesi ünvanını koruyor. Gazetecileri serbest bıraksa dahi yargılamaya devam eden ve yenilerini tutuklayan Türkiye onun ardından ikinci sırada. Onu da herhangi bir suçtan dolayı hüküm giymemiş gazetecileri hapiste tutmak için büyük çaba harcayan Mısır ile Suudi Arabistan takip ettiler. Hapisteki gazetecilerin sayısının önemli ölçüde arttığı ülkeler arasında uzun dönem başkanlık yapan liderlerinin şüpheli biçimde yeniden seçilmesine karşı ayaklanan Belarus ve siyasi karışıklıkların silahlı çatışmaya dönüştüğü Etiyopya bulunuyor.
Bu yıl, baskıcı devletler yüzünden 250’den çok gazetecinin hapiste olduğu üst üste beşinci yıl. Demokratik değerler alanında küresel liderlik eksikliği – özellikle de ABD başkanı Donald Trump’ın bıkmak bilmeden basını aşağılaması ve Mısır başkanı Abdülfettah es-Sisi gibi diktatörlerle samimiyeti – krizi derinleştirdi. Otoriterlik yanlıları -Mısır’dakiler en başta olmak üzere- Trump’ın “yalan haber” retoriğini kendi davranışlarını meşrulaştırmak için kullandılar ve “yalan haberden” dolayı hapsedilen gazeteci sayısı istikrarlı biçimde arttı. Geçen sene 31 gazeteci “yalan haber” nedeniyle hapsedilmişti, bu yıl ise 34.
ABD Basın Özgürlüğü İzcisi’nin verilerine göre, CPJ’in hapishane sayımı esnasında ABD sınırları içinde hapiste hiç gazeteci olmamasına karşın 2020 yılında eşi benzeri görülmemiş şekilde 110 gazeteci tutuklandı veya cezai kovuşturmaya maruz kaldı ve ayrıca 300 civarı gazeteci saldırıya uğradı ki, çoğu olayda fail güvenlik güçleriydi. Bunlar arasından en az 12 gazeteci halen çeşitli suçlamalarla karşı karşıya ve bazı suçlamaların hapis cezasıyla sonuçlanması mümkün. CPJ’in konuştuğu gözlemcilere göre kutuplaşmış siyasi ortam, militarize edilmiş polis güçleri ve bir protesto hareketleri dalgasının mevcut medya karşıtı söylemlerle birleşmesi sonucunda eskiden gazetecilere polisten koruma sağlayan normlar kayboldular.
ABD’nin yeniden basın özgürlüğünde dünya lideri olması için CPJ yeni başkan seçilen Joe Biden hükumetine yönelik tavsiyeler yayımladı; bunlar arasında ülke içinde gazetecilere karşı saldırılarda hesap verebilirliğin sağlanmasının yanı sıra ülke dışında diplomatlara gazeteci davalarına gözlemci olarak katılmaları ve bağımsız medyayı destekleyen şekilde konuşmaları talimatı verilmesi de var. CPJ küresel salgın sırasında ABD’de medyaya güvensizliği özellikle tehlikeli buluyor.
Çin’de hapis bulunan 47 gazeteciden birçoğu ya uzun süreli hapis cezalarına mahkumlar ya da Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde herhangi bir suçlama olmaksızın alıkonuluyorlar. Ancak bu yılın başlarında Koronavirüsün Hubei eyaletindeki Wuhan şehrini kasıp kavurmasının ardından Çinli yetkililer Pekin’in salgına dair resmi söylemiyle çelişen haberler yapan çok sayıda gazeteciyi tutukladılar. Bu tutuklamalar dahilinde 1 Aralık itibariyle halen hapiste olan üç gazeteciden biri de bağımsız video gazetecisi Zhang Zhan; kendisi Şubat ayının başlarında Twitter ve YouTube üzerinden Wuhan haberleri geçmeye başladı ve 14 Mayıs’ta tutuklandı. Yayımladığı videolar arasında yerel işyeri sahipleri ve çalışanlar ile COVID-19 virüsünün etkileri ve devletin tepkisi üzerine röportajlar bulunuyor.
Zhang Zhan CPJ’in küresel sayımı içinde sosyal medya temelli çalışan düzinelerce gazeteciden biri; tüm diğer mecralar ağır sansür altında veya devlet kontrolünde olduğunda gazeteciler bu platformlara yöneliyorlar. Videolarının halen dünya çapında izlenebilir olmasının sebebi Çin kontrolü dışında şirketlerin sunucularında bulunuyor olmaları. Ancak, CPJ bulgularına göre, daha sonra hapsedilen başkaları tarafından yüklenen benzer içeriklerin gerekçesi belirsiz şekilde silinmiş olması araştırmalara sekte vurdu ve Google, Twitter ve Facebook gibi küresel teknoloji devlerine dair uzun süredir var olan şeffaflığa dair endişeleri yeniden gündeme getirdi.
Yine Çin’de, diplomatik sürtüşmelerin yabancı gazetecilerin maruz kaldığı riski artırdığı görüldü; ABD medya kurumları için çalışan bir düzineden fazla gazeteci bu yıl ülkeden kovuldu. Devlete ait bir medya kurumu olan Çin Küresel Televizyon Ağı için ekonomi haberleri sunucusu olarak çalışan Avustralya vatandaşı Cheng Lei Ağustos ayında Avustralya ve Çin arasındaki gerginlik nedeniyle milli güvenliği tehlikeye attığı iddiası sonucunda tutuklandı. Böylece, Ocak 2019’da casusluk suçlamasıyla tutuklanan blog yazarı Yang Hengjun’un ardından hapsedilen ikinci Avustralya vatandaşı Lei oldu.
Bu esnada Mısırlı yetkililer yeni tutuklama ve kovuşturma dalgaları düzenleyerek ve mahkeme öncesi tutukluk sürelerini belirsiz şekilde uzatarak hapisteki gazetecilerin sayısını 27’ye çıkarıp 2016 yılına ait kendi rekorlarını yinelediler. Sadece Kasım ayında savcılar mahkemenin serbest bıraktığı fotoğrafçı Sayed Abd Ellah ve blog yazarı Muhammed “Oksijen” İbrahim’e karşı yeni terörizm temelli suçlamalar getirerek salınmalarını önlediler. CPJ’in belgelediği üzere Mısırlı yetkililer Nisan 2019’dan bu yana en az sekiz gazetecinin serbest kalmasını benzer yöntemlerle engellediler.
Bu yıl Mısır’da basına yönelik baskıların bazen küresel salgından dolayı, bazen de ona rağmen gerçekleştiği gözlemlendi ve en az bir vakada yetkililerin yaklaşımı ölüme sebebiyet verdi. En az üç gazeteci devlet medyasının hastalıkla mücadele ederken hastalanan doktor ve hemşireleri görmezden gelmesi gibi COVID-19 haberleri yapmaktan dolayı tutuklandı. İçişleri bakanlığı virüs sebebiyle Mart başından Ağustos ortasına dek hapishanelerde aile ve avukat ziyaretlerini engelledi.
Gelgelelim, Sayed Shehta Mısırlı güvenlik güçleri tarafından 30 Ağustos tarihinde evinde tutuklandığında daha önce COVID-19 teşhisi konulmuş olduğundan kendini karantinaya almış durumdaydı; karakolda kendinden geçtikten sonra hastaneye kaldırıldı ve yoğun bakımda yatağa kelepçelendi. Ancak Muhammed Monir vakası daha kötü bir şekilde sonlandı. Tecrübeli gazeteci, 26 Mayıs tarihli bir röportajda ve El Cezire’de yayımlanan 14 Haziran tarihli bir köşe yazısında hükumetin COVID-19 salgınına dair politikalarını eleştirmesinin ardından 15 Haziran’da terör örgütü üyeliği, sahte haber yaymak ve sosyal medyayı kötüye kullanmak suçlamalarıyla tutuklandı. Monir, Kahire’deki Tora hapishanesinde hastalandıktan sonra 2 Temmuz’da serbest bırakıldı ve 13 Temmuz tarihinde Gize hastanesinde COVID-19 sebebiyle hayatını kaybetti.
Dünya çapında hapisteyken hastalık kapıp ölen en az bir gazeteci daha tespit edildi. Honduras vatandaşı, Radyo Globo ve Globo TV yöneticisi, gazeteci David Romero eski bir savcıya iftira ettiği suçlamasıyla çarptırıldığı 10 yıl hapis cezasını başkent Tegucigalpa yakınlarındaki Támara’daki bir hapishanede yatarken COVID-19 virüsünü kaptı ve 18 Temmuz günü hayatını kaybetti. Hapishane ortamında virüs kapma riski nedeniyle CPJ ve 190 diğer grup tarafından düzenlenen #FreeThePress (basına özgürlük) kampanyası ile dünya liderlerine mesleki faaliyetleri nedeniyle hapsedilen tüm gazetecileri serbest bırakma çağrısında bulunuldu.
BM İnsan Hakları Komitesi, CPJ ve diğer hak örgütlerinin yıllardır serbest bırakılması için Kırgız yetkililere yönelik kampanya yaptığı Uluslararası Basın Özgürlüğü Ödülü sahibi Azimjon Askarov da 2020 yılında hapishanede hayatını kaybetti. Askarov polis teşkilatının suistimallerini ifşa etmesine misilleme olarak uydurma delillerle ömür boyu hapse mahkum edilmişti. Gazetecinin eşi Khadicha Askarova CPJ’e Askarov’un ölümünden önceki haftalarda yürüyemediğini, devamlı ateşi olduğunu, COVID-19 kaptığından şüphelendiğini ama hapishane yönetiminin kocasına test yapmadığını anlattı.
Avrupa ve Orta Asya bölgesinin bir diğer köşesinde, Belarus’ta ise gazeteciler kendilerini iç karışıklığın ortasında buldular; hileli olduğuna büyük ölçüde inanılan bir seçimle altıncı defa iktidara gelen Başkan Aleksandr Lukashenko’ya karşı kitlesel protesto gösterileri düzenlendi. Yetkililer düzinelerce gazeteciyi tutukladılar ve pek çoğunu bir ila iki hafta hapiste tutarak idari gözetim veya para cezalarına çarptırdılar. Ancak bazıları daha ağır suçlamalarla karşı karşıya. 1 Aralık itibariyle Belarus’ta 10 gazeteci hapisteydi, CPJ 2014’ten beri ilk defa bu ülkede hapis gazeteci tespit etti.
Siyasi karışıklıkların bu kez silahlı çatışmaya dönüştüğü Etiyopya’da da yetkililer gazetecileri tutukladılar; geçen yıl bir olan hapisteki gazeteci sayısı bu yıl en az yedi olarak tespit edildi. Bu tutuklamaların çoğu devlete karşı işlenen suçlar kategorisinden iddialarla gerçekleştirildi ancak gözaltı sürelerini tekrar tekrar uzatan yetkililer suçlamalara dair delilleri açıklamadılar.
Hapisteki gazetecilerin tamamının devlete karşı işlenen suçlar kategorisine dahil olduğu Türkiye’de hapistekilerin sayısı başarısız bir darbe girişiminin yaşandığı 2016’daki artışın ardından düşüşte. Medya kuruluşlarının kapatılmaları, hükumet yanlısı iş insanları tarafından satın alınmaları ve yargı temelli düşmanlık neticesinde ana akım medyası bilfiil yokedilen Türkiye’de daha çok gazetecinin tutuksuz yargılanmasına izin verildi. CPJ bu yıl hapiste 37 gazeteci tespit etti; bu 2016 sayısının yarısından az ama yetkililer gazetecileri – ve avukatlarını – tutuklamaya devam ediyorlar. 2020 yılında COVID-19 nedeniyle mahkemelerin faaliyetleri üç aylığına ertelendi ve bu da hapiste olanlar için daha uzun süre tutukluluk ve tutuksuz yargılanmayı bekleyenler için daha çok kaygı sebebi oldu.
CPJ hapishane sayımının öncesindeki haftalarda Türkiyeli yetkililer Kürtlere yakın Mezopotamya Ajansı’ndan en az üç gazeteciyi eleştirel haberleri nedeniyle tutukladılar. Bunlardan biri de haberinde askeri personelin iki köylüye işkence edip helikopterden attıklarını ve neticede bir köylünün öldüğünü iddia eden Cemil Uğur idi (Türkiyeli yetkililer sivillerin gözaltına direnirken yaralandıklarını iddia ettiler).
1 Aralık itibariyle İran’da 15 gazeteci hapisteydi. Yetkililer 12 Aralık tarihinde bunlardan biri olan Ruhullah Zem’i aralarında casusluk, yurt dışında sahte haberler yaymak ve İslami değerler ile dini lidere hakaret etmenin de dahil olduğu 17 suçlama neticesinde idam ettiler. Zem’in İnternet sitesi ve Telegram kanalında İranlı yetkilililer hakkında eleştirel haberler yer alıyordu ve 2017 protestolarının yer ve zaman bilgileri paylaşılmıştı. Gazeteci 2019 yılında Irak’ın Bağdat şehrinde gözaltına alındı ve gönderildiği İran’da idama mahkum edildi.
CPJ’in yıllık sayımından başka diğer bulgular ise şöyle :
- Hapisteki gazetecilerin üçte ikisi terörizm veya yasaklı gruplara üyelik gibi devlete karşı işlenen suçlar kategorisi kapsamında suçlandılar.
- Tüm vakalar dahilinde hapis gazetecilerin %19’u neyle suçlandığını bilmiyor; bu 53 gazetecinin yarısından çoğu Eritre ve Suudi Arabistan hapishanelerinde.
- Dünya çapında hapis gazetecilerin neredeyse tamamı kendi ülkeleri tarafından hapsedilmiş. CPJ’in tespitlerine göre Çin, Eritre, Ürdün ve Suudi Arabistan hapishanelerinde en az yedi yabancı veya çift vatandaşlık sahibi gazeteci bulunuyordu.
- Hapisteki gazetecilerden 36’sı veya %13’ü kadın. Bunlardan bazıları Suudi Arabistan’da kadın hakları üzerine haber yapan gazeteciler. Belarus’taki protestoları takip eden çok sayıda kadın gazeteci tutuklandı.
CPJ geçmiş yıllara dair tutuklamalar, salınmalar ve hapishane ölümlerine dair bilgi edindikçe her yıl yayımlanmış verilere küçük düzeltmeler yapıyor. Bu yıl içerisinde CPJ Samuel Wazizi’nin 2019 Ağustos’unda Kamerun’da ve Cihat Cemal’in 2016’da Suriye’de öldüklerini öğrendi. CPJ ayrıca 2020 hapishane sayımı araştırması sırasında 2018 ve 2019 yıllarında hapsedilmiş üç gazetecinin daha varlığını öğrendi. Buna göre, daha önce 250 olarak ilan edilen 2019 hapishane sayımının toplam sayısı 251 oldu. Cemal’in ölümü ise önceden 273 olan 2016 toplam sayısını 272’ye geriletti.
Metodoloji
Hapishane sayımı sadece devletler tarafından hapsedilmiş gazetecileri kapsar ve kayıp ya da devlet olmayan aktörler tarafından gerçekleştirilen rehin alma vakalarını kapsamaz. Bu vakalar “kayıp” veya “kaçırılmış” başlıkları altında izlenir.
CPJ gazetecileri yazılı basın, fotoğrafçılık, radyo, televizyon ve İnternet dahil medyada haber veren veya toplumsal konularda yorum yapan insanlar olarak tanımlıyor. CPJ yıllık hapishane sayımında sadece mesleki faaliyetlerinden dolayı hapsedildiklerine dair kesin kanaate vardığı gazetecilere yer veriyor.
CPJ gazetecilerin mesleklerinden dolayı hapsedilmemeleri gerektiğine inanıyor. Geçen yıl, CPJ’in müdafi çabaları dünya çapında en az 75 gazetecinin erken serbest bırakılmasını sağladı.
CPJ’in listesi 1 Aralık 2020 günü 12.01 AM itibariyle hapiste olanların resmidir. Yıl içerisinde hapsedilen ve serbest bırakılan gazetecileri içermez; bu vakalara dair bilgi cpj.org adresinde bulunabilir. CPJ listesindeki gazeteciler CPJ serbest kaldıklarını veya hapiste öldüklerini makul şekilde kesinleştirmedikçe listede kalırlar.
Elana Beiser Gazetecileri Koruma Komitesi’nin yayın yönetmenidir. Daha önce editör olarak Dow Jones Newswires ve The Wall Street Journal için New York, Londra, Brüksel ve Hong Kong’da çalışmıştır.