Madeline Earp/ CPJ Danışman Teknoloji Editörü
Yerel haberlere göre New York merkezli işitsel streaming hizmeti Spotify Ekim ayında Türkiye’de İnternet üzerinden yayın yapmak için lisans alması gerekli görülen dört şirketten biriydi. Bu durum Türkiye’nin haber ve yorum da içeren podcast’ler üzerinde denetim gücünü artırdığına bir işaret.
Bu gereklilik Türkiyeli yetkililerin küresel şirketler üzerinde dijital bilgiyi kısıtlamak için baskıyı arttırdığının gözlemlendiği bir zamanda geldi. Sosyal medya şirketleri Türkiye mahkemeleri ve yetkililerinden yüksek sayıda içerik kaldırma talebi geldiğini raporlarında belirtiyorlar; Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) 2018 yılında bunun neticesi olarak çok sayıda gazetecinin iletilerinin ve hesaplarının sansürlendiğini tespit etti. Bloomberg’in haberine göreFacebook, Twitter, Instagram, TikTok ve YouTube yeni bir sosyal medya yasasının gerektirdiği üzere Türkiye’de yerel temsilci bulundurmadıkları için 2020 yılının Kasım ayında para cezasına çarptırıldılar. Şirketlerin 1 Ekim tarihindeyürürlüğe giren bu yasaya göre bir mahkeme emri aldıktan sonra 48 saat içinde kullanıcıların yüklediği içeriği kaldırmalarının gerektiğine CPJ dikkat çekmişti. Reuters’ın haberine göre YouTube Aralık ayında yerel bir temsilci atayacağını ancak “ifade özgürlüğüne dair yükümlülüklerini” yerine getirmeyi sürdüreceklerini açıkladı.
Medya analistleri Spotify’ın podcast dağıtımına yatırım yaptığını söylüyorlar; barındırdığı bilgi geçmişte incelemeye alınmıştı. Vulture’ın haberine göre, COVID-19 önlemlerine, aşıların risklerine başka konulara dair yanlış bilgi içeren bir podcast’i barındırdıklarına dair ABD kaynaklı eleştirilerin ardından, Spotify CEO’su Daniel Ek Ekim ayında hissedarlara “yüklenen tüm içeriği inceliyoruz” dedi ve bu politikanın “dengeli şekilde uygulanmasının gerektiğini” ekledi.
ABD vatandaşı bireyler Spotify’dan içerik standartlarını daha yüksek tutmalarını isterken Türkiye’de ise devlet platformlara baskı uyguluyor ve bu her zaman kamu yararı amaçlı değil. CPJ 2018 yılında (son olarak Temmuz ayındabelgelediği üzere) medyaya sansür uygulayan TV ve radyo denetimcisi RTÜK’e İnternet üzerinden yayın yapan haber programlarını denetleme yetkisi veren yasaya dair bir uyarıda bulunmuştu. Haberlere göre 2013’ten beri Türkiye’de faal olan Spotify, RTÜK’ün resmi Twitter hesabına göre 15 Ekim tarihinde lisans için başvurdu.
İstanbul Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ceren Sözeri CPJ’e Spotify’ın temelde bir gazetecilik platformu olmadığını ve lisans gerekliliği getirilmesinin vergi geliri elde etmek veya müzik yayının kontrol etmek ile ilgili olabileceğini söyledi. Ancak, yetkililerin niyetinin “sosyal medya yasası kapsamında Spotify’dan da benzer taleplerde bulunmak” olabileceğini ekledi. Sözeri’ye göre hükumet eğer itaat etmezse platformu toptan engelleyebilir. Bir diğer küresel müzik streaming hizmeti olan Tidal, yerel gazete Sözcü’nün haberine göre İnternet üzerinden yayın yapma lisansı almadığı için engellendi ve ardından başvuruda bulundu. CPJ Türkiye içinden Tidal’a bağlanmayı 15 Aralık’ta denediğinde engelliydi.
CPJ Spotify’a İnternet sitelerindeki basın sayfası üzerinden ve şirketin küresel iletişim sorumlusu olan Dustee Jenkins’e e-posta atarak sorular yöneltti ancak bir cevap alamadı. Şirketin İnternet sitesinde “yerel yasalarla çelişen içeriğin kaldırılabileceği” yazıyor.
Spotify’ın denetime tabi tutulması durumunda bunun Türkiye’de basın özgürlüğüne ne gibi etkileri olacağını öğrenmek için CPJ diğer platformların yanı sıra Spotify’dan da faydalanan dört Türkiyeli gazeteci ve podcast yayımcısına sorular yöneltti. Aşağıdaki röportajlar uzunluk ve içerik bakımından düzenlenmişlerdir.
Burak Tatari, “2 Hafta 1 Gün” podcast ve Medyascope medya platformu
Siyasetten kültür sanata, spordan özel ilgi alanlarına dair içerik barındıran bir çatı medya platformu olan Medyascope’un podcast’lerini koordine ediyorum. Kendi podcast programım da var; 2 Hafta 1 Gün’de, konuklarımla izledikleri filmler, diziler, okudukları kitaplar, sevdikleri yönetmenler, yazarlar üzerine konuşuyoruz. Bir yandan da podcast alanında eğitim veriyor ve mentorluk yapıyorum.
Ne kadar fazla mecrada yer alırsanız, sesinizi duyurma şansınız o kadar yükseliyor – Soundcloud, Youtube, Apple, Google Podcast ve adını saymamın bile zor olacağı birçok platform. Ama Spotify bu alana sürekli yatırımlar yapıyor, Medyascope yayınlarının takip edilmesinde vazgeçilmez bir mecra. 2018’in Ekim ayından bu yana kullanıyoruz. Yayınları Spotify’a geç yüklersek şikayetler gelmeye başlıyor.
Podcast çekildiği zamandan aylar veya yıllar sonra dinlenebilir. Bu da habercilere belli mesafeden bakma ve kritik konuları seriler halinde derinlemesine inceleme fırsatı sunuyor. Öte yandan kısa süre önce neler olduğunu öğrenmek isteyenler için bir sesli bülten gibi de olabilir.
RTÜK denetimi konusunda podcast için henüz alarm durumuna geldiğimizi düşünmüyorum. Tüm endişe verici durumlar içinde Türkiye’de haberciler büyük bedellerle ayakta kalmayı ve seslerini kamuoyuna aktarmayı becerdi. Ben habercilik açısından en kötü zamanların geride kaldığını ve özellikle gençlerin talebinin çoğunlukla yeni mecralara kaydığını gözlemliyorum. Dolaysıyla bu kontrol ancak belli bir yere kadar etkili olabilecektir.
Nevşin Mengü, “Trend Topic” podcast
Trend topic isimli podcast’imde haftanın konusunu ele alıyorum. Ne olmuştu, nasıl olmuştu, kim ne demişti meselelerini anlatıyorum. Yorum değil, çoğunlukla haber aktarıyorum
Türkiye’de sportif epey yaygın. [İşim için] bayağı önemli bir yer tutuyor tabii ki. Spotify’ı müzik dinleme amaçlı, 2011-2012 yılında kullanmaya başladım. Podcast’leri ise bir iki yıldır dinliyorum. Podcast dünyası ile geç tanıştım ama pir tanıştım. Podcast’i Apple Podcast dahil her platformda yayınlıyoruz.
Diğer sosyal medya mecraları gibi habercilik açısından podcast’te de “sky is the limit” (sınır gökyüzü). Bu mecralar kapatılırsa iş yapacak yerimiz kalmaz.
[Podcast’ler] aşırı regüle edilirlerse de tıpkı Türk TV’leri gibi saşı ve banal mecralara dönüşürler. Podcast’leri cebinde parası olan eğitimli kentli beyaz yaka insan takip ediyor. Bu kitle reklam veren açısından da cazip kitle. Bu kitle podcast’te yaratıcılık var, açıklık var diye takip ediyor. Podcast’ler Takvim gazetesine dönerse, bu kitle kaçar. Geri kalan kitle de haber falan almak istemiyor zaten
Orhan Şener, “Teknososyal Dündem Podcast” ve “J Raporu” podcast’leri
Ben iki podcast projesi yürütüyorum: Teknososyal Dündem Podcast – Gazeteci Gonca Tokyol ile birlikte ayda iki kez teknoloji, toplum ve ekopolitikin kesişim noktası konularına arka planlarına ve çeşitli boyutlarına bakarak irdeliyoruz. Diğeri J Raporu. Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın editöryel olarak bağımsız yayın organı journo.com.tr editörü Emre Kızılkaya ile birlikte Türkiye’de ve dünyada ayın gazetecilik gündemini değerlendiriyoruz.
Dağıtıcı araçlar sayesinde içeriği her platforma yükleyebiliyorsunuz; Spotify’dan Apple Podcasts’e, ve hatta YouTube’a kadar. Elimizdeki veriye göre %60-70 Spotify’dan dinliyor ancak burada bizim sosyal medya tanıtımlarımızda genelde Spotify linki vermemizin de etkisi var; [İnternet tarayıcısından] dinleme linki verince oradan da dinliyorlar. Podcast format olarak Türkiye’de henüz pek tanınmıyor. Üretici çok ama dinleyici çok az.
Podcast’te canlı yayın zorunluluğu yok ve içeriğin ömrü uzun. Sesli içerik bir düşünme imkanı veriyor ve okumaya daha yakın bir tecrübe. Bu da eğitim seviyesi biraz daha yüksek kesimleri cezbediyor genelde. Görüntüye göre çok daha az veri harcıyor, bu da düşük gelir gruplarında ve İnternet’in yavaş olduğu yerlerde büyük bir avantaj. Üretici için işin ticari yönünü düşünmeden içerik üretme imkanı sunuyor. Biz 120 Euro’luk bir mikrofona geçtiğimizden beri piyasanın en iyi ekipmanlı 20 ekibinden biri olduk muhtemelen.
Türkiye’de politik kutuplaşma nedeniyle iktidar tabanı ile muhalefet farklı kanal ve içerikler tüketiyor ve TV birinci haber kaynağı. Görece bağımsız bir merkez veya ana akım medya olmayınca haber almak çok zorlaşıyor. Sosyal medya ancak tamamlayıcı olabilir. Twitter muhalif aktivist, politikacı ve gazeteciler tarafından çok kullanılsa da eriştiği kitle sınırlı. Facebook ise kapalı gruplar halinde eko odalarından mütevellit; Instagram görece apolitik. TikTok ise çok genç ve kaotik.
İnternet sınırları kaldıracak, devlet regülasyonu işlemeyecek denilirdi. Ama Çin, Rusya ve İran örneklerinde çok daha katı kontroller ve hatta kapalı devre intranet’ler de kurulabiliyor. Türkiye de bu yöne gidebilir ancak dünyaya bu üçlüden daha entegre olduğundan bu mecralar ile anlaşılarak kapalı devre değil ama sansürlü bir İnternet kullanacağız gibi duruyor.
Beril Eski, Kısa Dalga medya platformu
Kısa Dalga haber, analiz ve röportajlar içeren podcast’lerin bulunduğu bir medya platformu. Türkiye’de podcast dediğinizde insanlar genelde iki kişinin sohbetini düşünüyorlar ama bizimkiler kayıtlan sonra düzenleniuor, üzerinde çalışılılıyor. Benim kendi podcast’im insan hikayeleri üzerine. Podcast’leri gündemdeki haberlerle bağlantılı tutmaya ve insanlara umut veren pozitif içerikler üretmeye çalışıyorum
Spotify en büyük platformlardan biri olduğu için çk önemli; Şubat 2020’den beri podcast’ler için kullanıyorum. Bu medya ortamında sadece seslerini kaydedeceğinizi söyleyince insanları konuşmaya ikna etmek daha kolay. Ancak haberlerle daha çok ilgilenen yaş gruplarından insanlar henüz podcast dinlemiyorlar. Türkiye’de eriştiğimiz dinleyici kitlesi büyüyordu ama salgınla birlikte durakladı. İnsanlar toplu taşıma kullanırken podcast dinliyorlardı. Şimdi herkes evden çalışıyor ve dinlenme oranları genelde düştü.
Eğer gerçekten popüler bir podcast çıkarsa, denetim o zaman endişe verici olabilir. Bence TRÜK yüksek profilli podcast’lerin peşine düşecektir amam büyük kitlelerin ilgisini çekmeyen alternatif podcast’ler için çok sorun olacağını zannetmiyorum. Ancak o kılıcın tepenizde sallanıyor olması rahatsız edici.
CPJ Türkiye Temsilcisi Özgür Öğret ve yerel araştırmacı Hakkı Özdal bu habere katkıda bulundular.