Otoriter liderler Şİ Jinping, Recep Tayyip Erdoğan, Muhammed Bin Salman ve Abdulfettah el Sisi eleştirel medyaya karşı tutumlarını değiştirecek gibi görünmüyorlar ve dört yıldır üst üste dünya çapında en az 250 gazeteci hapiste. Elana Beiser’in hazırladığı özel CPJ raporu
11 Aralık 2019 tarihinde yayımlandı
NEW YORK
Çin basının üzerindeki sıkı baskıyı artırırken, neredeyse tüm bağımsız haberciliği yok etmiş olan Türkiye bazı gazetecileri dava veya temyiz sonucu beklemek üzere serbest bıraktı; 2019 yılında mesleki faaliyetlerinden dolayı hapsedilen gazetecilerin dünya çapındaki sayısı gene rekor sayılabilecek düzeylere yakın olarak 250 çıktı. Otoriterizm, istikrarsızlık ve protesto gösterileri nedeniyle Orta Doğu bölgesinde hapis gazetecilerin sayısında artış oldu; özellikle de artık en çok gazeteci hapseden ülkeler sıralamasında artık Mısır ile üçüncülüğü paylaşan Suudi Arabistan’da.
Gazetecileri Koruma Komitesi’nin (CPJ) dünya çapında gerçekleştirilen bu yıllık araştırmasına göre en az 250 gazeteci mesleki faaliyetlerine misilleme olarak hapishanelerde; bu sayı geçen yıl az daha yüksek olarak 255 çıkmıştı ve bu yıl düzeltmeye uğradı. CPJ bu kayıtları tutmaya başladığından beri en yüksek sonuç 273 olarak 2016 yılına ait. Gazetecileri hapsetmekte Çin, Türkiye, Suudi Arabistan ve Mısır’ın ardından gelen ülkeler Eritre, Vietnam ve İran oldu.
Dünya çapında gazetecilerin çoğunluğu devlete karşı işlenen suçlardan dolayı hapsediliyor olsa da, son yıllarda “sahte haber” suçlamasıyla karşı karşıya olanlarda bir artış da gözlemleniyor; geçen yıl 28 olan sayı bu yıl için 30. Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah el Sisi’nin hükumeti tarafından sıklıkla kullanılan bu suçlama, CPJ araştırmalarına göre 2012 yılında dünya çapında sadece bir gazetecinin karşı karşıya kaldığı bir durum olduğu günlerden bu yana hızla artış gösterdi. Baskıcı ülkeler Rusya ve Singapur geçen yıl “sahte haber” yayımlamayı suç sayan yasaları yürürlüğe soktular.
Bu yılın sayımı Türkiye’nin dört yıldır ilk kez dünyanın en çok gazeteci hapseden ülkesi olmadığını gösteriyor ama düşen sayı Türkiye medyasının durumunun iyileştiğini göstermiyor. Aksine, geçen seneki 68 sayısından bu yılki 47’ye düşüş, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hükumetinin 100’ün üzerinde haber kurumunu kapatmak ve çalışanlarından pek çoğunu terörizmle suçlamakla gerçekleştirdiği bağımsız habercilik ve eleştiriyi yok etme çabalarının başarısını yansıtıyor. Kapatılan veya el değiştiren kurumlarla içi boşaltılan endüstrinin yanısıra bir çok gazeteci sürgünde, işsiz veya otosansür uygularken, yetkililer 24 Ekim tarihinde yeni bir yasama paketini yürürlüğe sokarak bazı mahkumiyetlere fazladan bir temyiz hakkı tanıdılar, bunlardan biri de savcıların en sevdiği suçlamalardan biri olan “terör örgütü propagandası” idi; böylece bazı tutuklamalar kaldırıldı.
Türkiye’de an itibariyle hapiste olmayan düzinelerce gazeteci halen yargılanıyor veya temyiz bekliyor ve hapse mahkum olabilir durumda. Ayrıca gıyabi yargılanan, ülkeye dönerse tutuklanacak olanlar da var. Başarısız darbe girişiminde bulunulan 2016 yılından Türkiye’de o kadar çok insan suçlamalara maruz kaldı ki (haberlere göre, gazetecilerin yanı sıra on binlerce asker, polis, parlamento üyesi, yargıç ve savcı), kolluk güçleri ve yargıdan geriye kalanlar duruma zor ayak uyduruyor. Gazeteci Semiha Şahin CPJ’e nasıl ev hapsi şartıyla hapisten salındığını, ancak elektronik cihaz takılmadığı için pratikte özgür olsa dahi yakalanıp yeniden hapse dönme riski altında yaşadığını anlattı.
CPJ 1990’lı yılların başında hapisteki gazetecilerin kaydını tutmaya başladığından beri Türkiye sıkı sık dünyanın en çok gazeteci hapseden ülkesi olma konusunda Çin ile yarıştı. 2019 yılında CPJ Çin hapishanelerinde en az 48 gazeteci tespit etti; 2018’dekinden bir kişi daha çok. Cumhurbaşkanı Şi Jinping göreve geldiğinden ve medya üzerine her zamankinden daha sıkı kısıtlamalar getirdiğinden beri bu sayı düzenli biçimde arttı. Çin’de yaşanan vakalara yakın zamanlı bir örnek: araştırmacı muhabir olarak Çin medya kurumlarına haber yapan serbest gazeteci Sophia Huang Xueqin, Ekim ayında blog’una Hong Kong’daki demokrasi yanlısı göstericiler ile yürümenin nasıl bir şey olduğunu yazmasından kısa süre sonra tutuklandı. Gazeteci, Çin Komünist Partisi’nin sorun teşkil ettiğini düşündüğü muhaliflerinin aşina olduğu “kavga çıkarmak ve sorun çıkmasını provoke etmek” suçlamasıyla karşı karşıya.
Bir milyon etnik Müslümanın toplama kamplarına gönderildiği Sincan Bölgesi’nde düzinelerce gazeteci tutuklandı ki, bazıları yıllar öncesinden kalma gazetecilik çalışmaları nedeniyle hapsedildiler. Siyaset ile yasal ve demografik değişiklikler üzerine kitap ve süreli yayınlar basan devlet kurumu Kaşgar Yayınevi’nde çalışan dört editörden ikisi en az on yıl önce emekliye ayrılmıştılar.
Hapisteki gazeteci sayısının 2011’den bu yana düzenli olarak arttığı Suudi Arabistan’da da yetkililer çok sayıda mesleği bırakmış gazeteciyi hedef aldılar. Bu körfez krallığında 2019 yılı itibariyle parmaklıklar ardında 26 gazeteci tespit edildi ki, bu da üçüncü en çok gazeteci hapseden ülke ünvanını Mısır ile paylaştığı anlamına geliyor. Suudi yetkililer hukukun üstünlüğü varmış gibi yapmaya dahi tenezzül etmiyorlar; 18 vakada gazetecilere karşı resmi bir suçlama dahi getirilmedi ve mahkemeye çıkarılanlar gizli şekilde ve genelde alelacele yargılandılar. İşkenceye dair raporlar çok yaygın; The Guardian gazetesine sızan tıbbi raporlarda yetkililerin siyasi mahkumların dövülmeleri, yakılmaları ve aç bırakılmalarından sorumlu olduklarını gösteren deliller var. Bu mahkumlar arasında dört gazeteci de bulunuyordu. Bu tutuklamalar ve belgelenmiş hak ihlalleri, ABD istihbarat servisleri ve bağımsız soruşturma yürüten BM raportörüne göre 2018 yılında Washington Post yazarı Cemal Kaşıkçı‘nın öldürülmesinden sorumlu olan Veliaht Prens Muhammed Bin Salman’ın muhalefete karşı yürüttüğü acımasız mücadelenin sürdüğünü gösteriyor.
Şiddet içeren hak ihlali örneği, Mısır’da da en az bir tutuklama vakasında görüldü. Meslektaşı ve aynı arabada bulunan Muhammed Salah’ın ifadesine göre, Ekim ayının 12. günü Kahire’de sivil kıyafetli güvenlik görevlileri, muhabir ve köşe yazarı Esra Abdelfattah’ı taşıyan hareket halindeki arabayı yolun dışına ittiler; gazeteciyi arabadan çıkardılar ve dövdüler. Abdelfettah gözaltındayken telefon kilidini açmayı reddettiği için ikinci bir sefer dövüldüğünü ve sonrasında saatlerce kelepçeli halde bekletildiğini iddia etti. Salah’ın ifade ettiğine göre, polisler ilk karşılaştıkları noktada gözlerini bağlayıp onu dövdüler; ardından kullanılmayan bir otoyola götürüp bir saat kadar sorguladıktan sonra telefonunun SIM kartını alarak gazeteciyi orada bıraktılar. Yetkililer bundan altı hafta sonra Salah’ı tutukladılar; halen hapiste.
Toplamda Mısır hapishanelerindeki gazetecilerin sayısı az miktarda artarak 26 oldu çünkü bu sene çok kişi hapishanelerden salındı. Ancak Mısır yetkililerinin eleştirel gazetecilerden korkusunun bir diğer zalim sonucu olarak salınan mahkumlardan bazıları, bilhassa Shawkan adıyla da bilinen ödüllü fotoğrafçı Mahmoud Abou Zeid ve önde gelen blog yazarlarından Alaa Abdelfattah, her akşam bir polis karakoluna uğramaya mecbur kılındılar. Karakolda kalacaklar mı yoksa uğrayıp ayrılacaklar mı sorusu görevdeki memurların takdirine bırakılmış olmakla beraber, bir akrabasının bildirdiğine göre, Shawkan 4 Mart günü Tora hapishanesinden salındığından beri her gecesini karakolda geçirdi; CPJ bu yüzden onu halen hapiste sayıyor. Kızkardeşinin ifadesine göre Abdulfettah da 29 Eylül günü tekrar tutuklanmadan önce altı ay her geceyi karakolda geçirmişti.
Mısır’daki yeni tutuklamaların çoğu ordudaki yolsuzlukları protesto eden ve Cumhurbaşkanı Sisi’nin istifasını isteyen 19 Eylül gösterilerinin ardından geldi. Mısır’da hapsedilen gazetecilerin çoğu toplu davalarda yargılanıyor ve hem terörizm hem de sahte haber suçlamalarına maruz kalıyorlar.
2019 yılında önemli protesto gösterilerinin gerçekleştiği bir diğer ülke olan İran’da hapis gazetecilerin sayısı 11’e yükseldi. Tanınmış ekonomi muhabiri Muhammed Mosaed, yükselen benzin fiyatlarını protesto eden gösterilerden gelen haberleri bastırmak amacıyla uygulanan bir İnternet kesintisi sırasında “Merhaba Özgür Dünya” diye tweet atmak ve İnternet’e bağlanabilmek için “42 farklı proxy” kullanmak sebeplerinden tutuklandı. Cezayir’de gerçekleşen demokrasi yanlısı gösteriler sırasında en az üç gazeteci hapse gönderildi.
Rusya’da yedi gazeteci cezaevlerinde; bunlardan dördü işgal altındaki Kırım bölgesindeki Tatar azınlığı ve Rusların onlara saldırılarını belgeleyen çalışmaları nedeniyle hapsedildiler.
Sahra altı Afrika’da hapsedilen 39 gazetecinin çoğu Eritre’de ve bu gazetecilerin çoğundan neredeyse yirmi yıldır haber alınamıyor; Kamerun bundan sonra en kötü durumdaki ikinci ülke. Bu bölgedeki hapis gazeteci sayısı genel olarak geçen yıla göre istikrarlı olsa dahi, CPJ bulgularına göre en yüksek nüfusa sahip iki ülke olan Etiyopya ve Nijerya’da ifade özgürlüğü gerilemekte ve bu da gazeteciler için iyi haber değil.
Vietnam Çin’den sonra Asya’nın en çok gazeteci hapseden ülkesi; 12 kişi parmaklıklar ardında. Kuzey ve güney Amerika kıtalarının tamamında üç gazeteci hapiste.
CPJ’in yıllık sayımından başka diğer bulgular ise şöyle :
* Dünya çapında hapisteki gazetecilerden yüzde doksan sekizi kendi ülkeleri üzerine haber yapıyordu. Hapisteki dört yabancı uyruklu gazeteciden üçü Suudi Arabistan’da, dördüncü ise Çin’de.
* Hapisteki gazetecilerden yirmi kişi yani %8’i kadın. Bu oran geçen yıl %13 idi.
* Gazetecilerin hapse girmesine neden olabilecek en tehlikeli faaliyet alanı siyaset haberciliğiydi; onu insan hakları ve yolsuzluk takip etti.
* Hapisteki gazetecilerin yarıdan çoğu İnternet gazetecisi.
CPJ bu sene hapisteki gazeteciler üzerine on yılların araştırma sonuçlarını bir veri tabanına yükledi ve tarihi sayıları kimse iki kere geçmesin diye kontrol etti; kişileri CPJ’in tutuklamayı öğrendiği zamana göre değil de gerçek tutuklama tarihine göre saydı ve metodolojiyi geriye dönük olarak mümkün olduğunca istikrarlı biçimde uyguladı. İleriye dönük olarak, CPJ’in tutuklamalar, salınmalar ve hapishanede ölümlere dair bilgi edinmesine paralel şekilde, her yılki sayım önceki yılların sayımlarına küçük düzeltmeler getirecek gibi duruyor. CPJ’in Suriye’de hapiste diye listelediği Ali Mahmoud Othman‘ın ölüm haberi 2019 yılında geldi. Gene bu sene, CPJ 2019’dan önce hapsedilmiş altı gazetecinin varlığını öğrendi. Ayrıca, daha önce listelenen bir Çinli mahkumun şiir nedeniyle hapsedildiği öğrenildi. Buna göre CPJ geçen yıl hapsedilen gazetecilerin sayısını 255 yerine 251 olarak değiştirdi.
Hapishane sayımı sadece devletler tarafından hapsedilmiş gazetecileri kapsar ve kayıp ya da devlet olmayan aktörler tarafından gerçekleştirilen rehin alma vakalarını kapsamaz. (Bu vakalar “kayıp” veya “kaçırılmış” başlıkları altında izlenir. Yemen‘de Husi isyancılar tarafından alıkonulan çok sayıdaki gazeteci veya Ukrayna’nın doğusunda Rusya yanlısı ayrılıkçılar tarafından esir tutulan Ukraynalı gazeteci Stanyslav Aseyev gibi)
CPJ gazetecileri yazılı basın, fotoğrafçılık, radyo, televizyon ve İnternet dahil medyada haber veren veya toplumsal konularda yorum yapan insanlar olarak tanımlıyor. CPJ yıllık hapishane sayımında sadece mesleki faaliyetlerinden dolayı hapsedildiklerine dair kesin kanaate vardığı gazetecilere yer veriyor.
CPJ gazetecilerin mesleklerinden dolayı hapsedilmemeleri gerektiğine inanıyor. Geçen yıl, CPJ’in müdafi çabaları dünya çapında en az 80 gazetecinin erken serbest bırakılmasını sağladı.
CPJ’in listesi 1 Aralık 2019 günü 12.01 AM itibariyle hapiste olanların resmidir. Yıl içerisinde hapsedilen ve serbest bırakılan gazetecileri içermez; bu vakalara dair bilgi cpj.org adresinde bulunabilir. CPJ listesindeki gazeteciler CPJ serbest kaldıklarını veya hapiste öldüklerini makul şekilde kesinleştirmedikçe listede kalırlar.
Elana Beiser Gazetecileri Koruma Komitesi’nin yayın yönetmenidir. Daha önce editör olarak Dow Jones Newswires ve The Wall Street Journal için New York, Londra, Brüksel ve Hong Kong’da çalışmıştır.