Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a mektup

04 Kasım 2014

Ekselansları Recep Tayyip Erdoğan
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı
T.C. Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği
06689 Çankaya, Ankara
Türkiye

Faks aracılığıyla: +90 312 470 13 16
E-posta aracılığıyla: cumhurbaskanligi@tccb.gov.tr
Türkiye Washington Büyükelçiliği aracılığıyla

Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan,

Size bu mektubu bizimle 2 Ekim günü görüşmek için vakit ayırdığınız için teşekkür etmek ve bize Türkiye’deki medya ortamına dair perspektifinizi daha iyi anlamamızı sağlayan o görüşmeyi takip etmek için yazıyoruz. Endişelerimizi doğrudan sizinle tartışabilme imkanını memnuniyetle karşıladık ve o toplantıda konuşulan bazı konulara yanıt vermek isteriz.

Delegasyonumuz ayrıca Başbakan Ahmet Davutoğlu ve Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ile görüşme fırsatı buldu. Onlara da ayrı mektuplar yazıyoruz.

O görüşmedeki samimiyetinizden ve açık sözlülüğünüzden memnuniyet duysak da, kamuoyuna Türkiye’de basın özgürlüğü ve gazetecilerin çabası konulu genel bir açıklama yapmamış olmanızdan dolayı hayal kırıklığına uğradık. Böyle bir açıklamanın zaruri olduğuna ve devlet ile medya arasındaki ilişkiye çok mesafe katettireceğine inanıyoruz. İstanbul’u ziyaretimizde konuştuğumuz birçok gazeteciye göre Türkiye’de gazeteciler bir belirsizlik, düşmanlık ve baskı ortamında çalışıyorlar. Pek çoğu yasal yaptırımlara maruz kalıyorlar ki bunlara üst düzey yetkililer tarafından açılan yayın yoluyla hakaret davaları da dahil.

Eleştirel bir perspektif sunmak; kamu görevlilerinin hesap verebilirliğini denetlemek ve kanuna aykırı uygulamaları, yolsuzlukları ve gücün kötüye kullanılmasını ifşa etmek basının görevidir. Bu eylemler içine giren gazetecilerin yetkililerle zıtlaşmaları kaçınılmaz olsa da, bu tip haberciliğin Türkiye’nin uzun dönem stratejik çıkarlarını geliştirdiğini ve demokrasisini güçlendirdiğini gören ülke liderlerinden bir prensip olarak destek görmelidirler.

Sayın Cumhurbaşkanı, görüşmemiz sırasında hakaret ve eleştirel habercilik arasındaki farka değinmiştiniz. Farkı açıklamanız istendiğinde “Türklerin farkı bildiğini” söylemiştiniz; eleştirel haberciliği memnuniyetle karşıladığınızı, hakaretten nefret ettiğinizi söylediniz. Çizginin nerede çekileceğine karar vermesi gerekenin yargı olduğunu söylediniz. Saygı kapsamında ifade ediyorum sayın Cumhurbaşkanı, bu ne yürütülebilir bir anlaşma ne de uluslararası standartlara uygun. Aslında, kendi istekleriyle kamusal hayata giren devlet görevlileri, özgür ve açık kamusal tartışmayı güven altına almak için hem eleştiriye hem de hakarete katlanmalıdırlar. Kendinizi medya eleştirisine karşı korumanız anlaşılır olsa da, bazılarının sizin gazetecilerin şahsına getirdiğiniz eleştirileri onlara bu gazetecilere sosyal medya ve basında saldırma ve gazetecileri karalama ehliyeti verdiği şeklinde yorumladığını görmekten rahatsızlık duyduk. Bazı durumlarda bu koordine ve düzenli gözüken taciz kampanyaları ölüm tehditleriyle sonuçlandı.
İnternet’in IŞİD gibi militan gruplar tarafından üye kazanmak için kullanabileceği yönündeki endişenizi anlasak da, “İnternet’e giderek daha karşı olmak” şeklindeki ifadenizi tedirgin edici bulduk. Terörist organizasyonun İnternet üzerinden asker toplamasını kısıtlayacak dar kapsamlı kanuni yasaklar mevcut sorunlar için uygun bir tepki olabilir ama Türkiye hükumeti İnternet üzerindeki eleştirel ifadeleri kısıtlamak için geniş kapsamlı hamleler yaptı. Bu yıl içerisinde yetkililer Twitter ve YouTube’a erişimi uzun süreler boyunca engellediler ve hükumetin zararlı gördüğü İnternet siteleri ve tek URL’leri hızlı engellemeye imkan tanıyan kısıtlayıcı bir İnternet yasası parlamentodan geçti.

İnternet üzerinde ifadeye toptan sansür Türkiye’nin demokrasisiyle uyumlu değil ve bilginin serbest akışını kısıtlamak için yapılan her müdahale yatırımcıların güvenini düşürüyor.

Son olarak, Türkiye’de hapiste bulunan düzinelerce gazetecinin serbest bırakılmasını takdir etsek ve onaylasak da, halen hapiste olan yedi gazeteci için endişeliyiz. Bu konuyu Adalet Bakanı Bozdağ ile uzun uzun konuşma imkanımız oldu ve ona yazdığımız mektupta doğrudan takip edeceğiz.

Cumhurbaşkanı ve devletin başı olarak, Türkiye’de basın özgürlüğü ve demokrasiyi güçlendirmeye yardımcı olmak için aşağıdaki eylemleri gözden geçirmenizi rica ediyoruz:

* Basın özgürlüğünü ve Türkiye’deki gazetecilerin haklarını destekleyen olumlu bir açıklama yapın.

* Devletin başı olduğunuz sürece basına dava açmaktan kaçının. Pek çok demokratik toplumda siyasi liderler görevde oldukları sürece şahsi davalar açmaktan men edilirler.

* Medyaya veya gazetecilerin şahsına getirdiğiniz eleştirilerin medyaya veya gazetecilere saldırma ve onları karalama ehliyeti olmadığını bunu böyle yorumlayacak herkese açıkça belirtin. Yaptığınız açıklamaların yanlış yorumlanabileceğinin bilincinde olun.

* Gazetecilerin eleştirel fonksiyonlarını müdahale, taciz veya hapsedilme durumları olmaksızın yerine getirebilmelerinin sağlanmasına yardımcı olun.

Bu endişeleri gidererek Türkiye’nin bir bölge lideri olarak itibarının güçlenmesini sağlamaya yardımcı olabilirsiniz.

Sayın Cumhurbaşkanı, size delegasyonumuzla görüşmek için vakit ayırdığınız ve bizimle bu denli samimi ve açık sözlü konuştuğunuz için bir kere daha teşekkür ediyoruz. Lütfen bizim de benzer bir samimiyetle cevap verdiğimizi, kurduğumuz ilişkinin doğasının farkında olduğumuzu anlayın. Bu mektubu devam edeceğini umduğumuz bir diyaloğun başlangıcı sayıyoruz.

Cevabınızı sabırsızlıkla bekliyoruz.

Saygılarımla,

Joel Simon
CPJ İdari Müdürü

CC Listesi:

Ahmet Davutoğlu, Türkiye Başbakanı

Bekir Bozdağ, Türkiye Adalet Bakanı

Lutfullah Göktas, Türkiye Cumhurbaşkanlığı Basın Başdanışmanı

Mustafa Varank, Türkiye Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı

Serdar Kılıç, Türkiye Birleşik Devletler Büyükelçisi

Sandra Mims Rowe, Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) Yönetim Kurulu Başkanı

Anne Garrels, CPJ Yönetim Kurulu Üyesi

David Schlesinger, CPJ Yönetim Kurulu Üyesi

Jacob Weisberg, CPJ Yönetim Kurulu Üyesi

Andrew Alexander, CPJ Yönetim Kurulu Üyesi

Steven Isenberg, CPJ Yönetim Kurulu Üyesi

Mhamed Krichen, CPJ Yönetim Kurulu Üyesi

Nina Ognianova, CPJ Avrupa ve Orta Asya Program Koordinatörü

Alison Bethel McKenzie, Uluslararası Basın Enstitüsü İdari Müdürü