Joel Simon ve Billie Sweeney/CPJ personeli
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın hükumeti muhaliflerini “terörist” diye damgalamakta aceleci ve bu da CPJ’in en son hapis gazeteciler araştırmasında Türkiye’nin dünyanın en kötü zindancısı çıkmasının önde gelen sebeplerinden biri. Başbakan ve iki hükumet yanlısı gazete bu hafta gene muhalifleri bu şekilde etiketleyerek resmi yetkililere karşı duran gazetecilerin içinde bulundukları aşırı zorlayıcı atmosferi gözler önüne serdiler.
Çarşamba günü mecliste konuşan Erdoğan, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) politikalarını eleştiren yorumculara çattı: “TV’de adı köşe yazarı olan tipler çıkıp da bunları hakaretle eleştirirken AK Parti iktidarını demokratikleşmede dünyada geri olduğunu söylerken hadlerini bilmiyorlar” dedi. “AB’nin çok ileride olduğunu söylüyorlar. Nerede çok ileride? Teröristleri nasıl koruma altına aldıklarını biliyoruz.” Avrupa Komisyonu’nun Ekim ayında yayımladığı Türkiye’nin reform takvimine dair ilerleme raporu, başka konuların yanı sıra basın özgürlüğü sicili alanında da eleştiriler içeriyordu. AB üyeliği Ankara’nın gündeminde yerini korusa da, katılım Türkiye’deki basın özgürlüğü sorunları ve yargı sicili nedeniyle zora girdi.
Erdoğan’ın sözleri iki hükumet yanlısı gazete olan Star ve Yeni Akit’te muhalifleri tanımlamak için “terörist” kelimesini rahatlıkla kullanan ve birbirine çok benzeyen haberler çıkmasından iki gün sonra geldi. Bu gazeteler, bizim gibi, Türkiye’nin dünyanın en kötü gazeteci zindancısı olduğu sonucuna varan Sınır Tanımayan Gazeteciler’i (RSF) hedef aldılar. Star, RSF’i yasadışı Marksist Leninist Komünist Parti olarak bilinen “terör örgütü MLKP’ye destekte bulunmak” ile suçladı. Gazeteler bilhassa RSF’in Necati Abay’a para ödediğini belirttiler. Abay, hapisteki Türkiyeli gazetecilerin içinde bulundukları zor durumu gün yüzüne çıkarmaya çabalayan Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu’nun sözcülüğünü uzun süre yürüttü.
Şu anda Almanya’da sürgünde yaşayan Abay geçtiğimiz yıllarda gazeteci olarak dile getirdiği popüler olmayan görüşleri nedeniyle pek çok kez yargılandı. Bu hafta bir açıklama yapan Abay dünya üzerindeki RSF üyesi binlerce gazeteciden biri olmasına karşın bu gruptan hiçbir zaman mali destek almadığını söyledi. MLKP ile hiçbir ilişkisinin olmadığını da vurguladı.
Star gazetesi Gazetecileri Koruma Komitesi’ni de sorguladı. “Uluslararası Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) ve Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün (RSF) Türkiye aleyhine yayınladıkları raporlarda yasadışı terör örgütlerinin etkili olduğu ortaya çıktı” diye yazdı. Her iki gazetede yayımlanan haberler de hapisteki gazetecilerle ilgili bağımsız araştırmaları reddetmeye çalışan yakın tarihli devlet kaynaklı metinlerle benzerlik gösteriyordu.
Bu yorumlar ve haberlerin neticesinde muhalifler teröristler ile bir tutuluyor. Hükumet ve müttefikleri AB, RSF veya CPJ’i terörizm ile ilişkilendirirken aynı Türkiye’de savcıların sıklıkla gazetecilere karşı getirdiği iddiada bulunuyorlar. CPJ’in incelediği pek çok iddianamede savcılar muhalif politik görüş dile getiren gazetecilerin terörist gruplar tarafından yönlendirildiğini söylüyorlardı. Böylece hükumet gazetecilerin de terörist olduğu mantığını kuruyor.
Bu tip saldırıların uluslarası kamuoyunun görüşlerini değiştirme yönünde hiçbir etkisi yok. Ortak görüş Türkiye’nin dünyanın en kötü gazeteci zindancısı olduğu yönünde birleşmiş durumda. Aslında bu saldırılar tahammülsüz bir hükumetin düşman gördüklerine gözdağı vermek için muhalif söylemi bile bile terörizmle bir tuttuğu görüşünü kuvvetlendiriyor.