Hatice Duman Türkiye’de en uzun süredir hapishanede olan gazeteci. Artık 50 yaşında olan Duman 9 Nisan 2003 tarihinden beri parmaklıklar ardında ve yasadışı Marksist Leninist Komünist Parti (MLKP) üyeliği ve propagandasına dair suçlamalar yüzünden çarptırıldığı müebbet hapis cezasının 20 yılını yatmış durumda.
Haftalık sosyalist yayın Atılım’ın eski editörlerinden olan Duman, Gazetecileri Koruma Komitesi’ne (CPJ) hakkındaki suçlamaların doğru olmadığını söyledi ve mevcut mahkeme belgelerini inceleyen CPJ de suçlamaların temelsiz olduğunu düşünüyor. Türkiye’nin Anayasa Mahkemesi (AYM) gazetecinin adil yargılanma hakkının ihlal edildiği için yeniden yargılanmasına (iki kere) karar verdi. İstanbul’daki Bakırköy Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda tutulan Duman’ın duruşmaları başlamış olan yeniden yargılamanın özgürlüğüne kavuşmasını sağlayacağına dair umudu çok az.
Avukat ve gazeteci Beril Eski Kasım ayında CPJ’i temsilen Duman ile konuştu. Gazetecinin mahkumiyeti, hapishanedeki hayatı, gazeteciliğe geri dönme umutları ve hapishane yetkililerinin kısa süre önce koğuşlarına baskın yapması neticesinde ceketlere, battaniyelere, kitaplara, Duman’ın radyosuna, 20 yıldır tuttuğu günlüğe, davasına dair belgelere ve hatta masası ve boş kağıtlarına dahi el konulması konuşulan konulardan bazılarıydı. Duman baskın sırasında kendisi de dahil olmak üzere mahkumların yerlerde sürüklendiğini ve ardından dört gün hücrede tek başında tutulduğunu anlattı.
Bu röportaj anlaşılırlık ve uzunluk gözetilerek düzenlenmiştir.
Eski: Tutuklanmanız, sorgunuz, mahkemeniz ve mahkumiyetinizden bahseder misiniz? Kötü muamele veya işkenceye maruz kaldınız mı?
Gerçekten yargılama salonu muydu yoksa önceden karar verilmiş miydi? 10 yıl sürdü mahkeme. 10 yıla üç ay kala ceza verildi ki tahliye edilmeyelim [10 yılda dava zaman aşımına uğruyor]. 10 yıl dolsa tahliye olacaktık. AYM’ye gitti geldi dosya.
Gözaltındayken dört gün uyutulmadım, gece-gündüz sorgu devam etti. Gözaltındayken halüsinasyonlar gördüm. Kendimdeydim ama, fiziki işkence yoktu ama, uyutmadılar, muhtemelen ilaç verdiler. Adli tıptan kan testi talep ettim. Midem çok ağrıdı. Midemden sesler geliyordu. Ama adli tıp kan testi yapmadı ısrarla.
Gözaltında ifade vermedim. Hazırladıkları ifadeyi imzalamamı istediler, reddettim. Savcılık aşaması da aynıydı. Savcıyı reddettim, bana yumruk attı, saldırdı. Yine de imzalamadım. Mahkemede de suç duyurusunda bulunduk. Ama sonuç alamadık.
Yeniden görülen davanız ne durumda?
AYM’nin ikinci yeniden yargılama kararı sonrasında üç duruşma yapıldı. Bizzat duruşmaya katılmak istedim, talebim reddedildi. SEGBİS üzerinden katıldım. Tahliye talebim zaten reddedildi.
Hükmün kaldırılması gerekiyor ama kaldırılmamasında ısrar ediliyor. 20 yıl kalmışım içeride. Ailem de çıkmamı bekliyor. Savunma yaptım ama savunmamın incelenip incelenmediği noktasında net değilim. Tanıklar dinleniyor ama hiçbir aşamada tanık teşhisi yok. Hiç ilgisi olmayan olaylarda beni tanıklara teşhis ettirmeye çalışıyorlar. Bir tahliye beklentim yok artık. Umudumu buna göre ayarlamıyorum yoksa cezaevinde kalamam.
[Editörün notu: Duman’ın başka sanıkların da dahil olduğu, yeniden görülen davasının dördüncü duruşması İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 9 Aralık tarihinde görüldü. İki buçuk saat kadar süren duruşmada Duman’a karşı getirilen iddialar konuşulmadı. SEGBİS vasıtasıyla duruşmaya katılan Duman mahkemeye cezaevi baskını sonucunda mahkeme evraklarına el konulması ile savunma hakkının çiğnendiğini anlattı. Mahkeme gazetecinin tahliye talebini reddetti ve bir sonraki duruşma tarihini 31 Mart olarak belirledi.]
Çok ciddi suçlamalarla terörizmden hüküm giydiniz. Neden hedef alındığınızı düşünüyorsunuz?
Sosyalist bir gazeteciyim. Eski eşimin ifadesi dışında dosyada delil yok. Eski eşime, bana tecavüz edeceklerini söyleyerek ifadesini alıyorlar. Dayanma sınırı da bir yere kadar. O da imzalıyor. Çok teknik bir ifade zaten, mahkemede de belirttik. [daha sonra] reddetti ifadesini, benim [suçlandığım şeylerle] bir ilgim olmadığını söyledi. Delil durumu da bu söylediklerini destekliyordu ama mahkeme dikkate almadı. Bize en üst sınırdan ceza verildi. Polis bana “Bunu (hazırlanan ifadeyi) imzalamazsan bastonla cezaevinden çıkacaksın” demişti.
Atılım nasıl bir yayın?
Üniversite yıllarından beri okuru olduğum, sosyalist bir dergi Atılım. Üniversite sonrasında orada çalışmaya başladım muhabir olarak. Daha sonra yazı işleri müdürü oldum. Hep sistematik baskıya uğradık. İlk gittiğim haberde gözaltına alındım. Hep devam etti gözaltılar, baskılar. Her hafta mahkemedeydim. Atılımda yazmaya devam ediyorum, son 2 yıldır başka çalışmalar nedeniyle ara verdim. Son yazdığım yazılardan ikisine dava açıldı, örgüt propagandasından.
Sağlığınız nasıl?
Hipertansyon ve kalp (kalp ritmi bozukluğu) hastasıyım. Şu an ilaçlarımı veriyorlar. Ama düzenli ölçüm yapılmıyor. Ölçüm yapmam için tansiyon aleti verilmedi. 20 yıldır tansiyon hastasıyım. 10 yıl öncesinde daha ilgililerdi. Özellikle son beş yılda baskıların artmasıyla revire çıkma ve kontrol konusunda sıkıntılar yaşanıyor. Hastaneye gidiş gelişte kelepçe uygulaması var ve asker muayene odasına giriyor. Mesela benim kulağımda sorun var, denge sorunu yaşıyorum. Ama bu nedenlerle muayene olamıyorum. Kadın doğumda da aynı. Asker içeri girdiğinden muayene olamıyorsun. Sadece çıplak olmak değil, hasta ile doktor ilişkisinde de etik anlayışı var. Bunu tamamen ortadan kaldırmaya çalışıyorlar.
Hapiste bir gününüz nasıl geçiyor?
Çok bir rutinim yok. Ben rutin istiyorum aslında ama. Sabah kahvaltı, haberleri dinliyorum Açık Radyo’dan. Çalışıyorum, kitap okuyorum. Yemek aralarında spor yapıyoruz, bazen voleybol oynuyoruz. Doğum günü kutlamaları oluyor, bazen etkinlik hazırlıklarına da katılıyorum. Hat kursuna çıkmak istedim, topluca zumba kursuna çıkmak istedik ama bizi hiçbir etkinliğe çıkarmıyorlar. Neden bilmiyorum. Asliler konsere, etkinliğe çıkarılıyorlar. Bize baskın yapılan gün adli suçlulara etkinlik düzenlediler. Aynı anda onlarda müzik çalınırken bizde baskın vardı.
Hapishane koşulları nasıl?
Aslında 36 kişilik bir koğuşuz, 36’ya çıktığımız da oldu. Şu an 12 kişiyiz. Artık tutuklananlar gelmiyor. Var olan tutuklular ve hükümlüler kalıyor. Önceden tutukeviydi yani sen hükümlü olsan bile tutuklularla kalıyordun. Dışarıdan gelen epey farklı insanlarla bağ kurdum, tanıdım. İyi oldu, yoksa dışarıyı unuturdum. Şimdi o yok.
Serbest kaldığınızda ne yapmak istiyorsunuz? Tekrar gazetecilik yapmak ister misiniz?
Gazetecilik yapmak çok isterim. Çok uzun bir süre, 20 yıl cezaevi. Sisteme karşı çok öfkeleniyorum. Ama gazetecilik yapmayı isterim.
Dışarıyı unutuyorum. Mesela fotoğraf çekmeyi çok özledim. Fotoğraf makinamı istedim defalarca, vermiyorlar. Masam bile yok, geçtim fotoğraf makinasını. En özlediğim şeyleri yapmaya başlarım çıkınca, ailem beni kapatmazsa tabii (gülüyor).
Çıkınca kendim gibi olurum. Burada da öyleyim. Haksızlığa adaletsizliğe gelemiyorum. Okula gidiyorum. Uluslararası ilişkiler bölümünü bitirmiştim. Şimdi İslami ilimler üzerine açık öğretimde okuyorum. Ama kitap ve kaynak sorunu var. Yedi kitap sınırı var; yeni kitap için iki ay bekleniyor.