Özgür Öğret ve Nina Ognianova/CPJ Avrupa ve Orta Asya Programı
Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan haberlerini beğenmediği gazetecilere kamuoyu önünde çatmasıyla tanınıyor. Medya patronları ve editörlere politikalarını, özellikle hassas Kürt meselesi politikalarını eleştiren muhabir ve yorumcuları disipline etmeleri çağrılarında bulunmuştu. Haber merkezi yöneticileri birçok durumda başlarını belaya sokmamak için buna uyup, söz konusu elemanları işten çıkardılar.
Ancak Erdoğan’ın yakın zaman önce televizyondan verdiği “tüm medyaya mesaj”, serzenişin ötesine geçiyor ve doğrudan gazetecilere Türk Silahlı Kuvvetleri ile yasadışı Kürdistan İşçi Partisi (PKK) arasındaki uzun zamandır süren silahlı çatışmayı haberleştirmekten vaz geçmeleri talimatını veriyor. Bu akla hayale sığmaz bir şey.
Başbakan, 31 Ağustos gecesi katıldığı bir televizyon canlı yayınında gazetecilere şöyle dedi: “Bunlar [çatışmaya dair haberler] görmezden gelinecek; başka çaresi yok.” Ardından ABD, Fransız ve İngiliz medyalarının Afganistan’daki askeri hareketliliği haberleştirmediğini iddia ederek devam etti (Bu tabii ki doğru değil. Google’da sadece haberler içerisinde “Afganistan’daki koalisyon güçleri” diye İngilizce arama yaptığınızda 21.000 bağlantı çıkıyor).
Erdoğan, güneydoğu bölgesinde PKK tarafından kaçırılıp iki gün sonra serbest bırakılan bir muhalefet milletvekilinin durumunu hatırlattı. Başbakan, kaçırılma olayının düzmece olduğuna inandığını söyledi ve Türkiye medyasının bu konuyu işleyerek PKK için propaganda aracı durumuna düştüğünü ekledi. Erdoğan “medyadan gerçekten el birliğiyle, yürek birliğiyle destek bekliyorum” dedi. “Bakın ben burada sizlerle bir konuyu anlaşmak istiyorum ve bu aynı zamanda Türkiye’deki tüm medyaya bir mesajdır… Afganistan’da tüm koalisyon güçlerinin askerleri var. Orada kayıplarını ki, son bir ayda, bugün aldım rakamı, koalisyon güçlerinin 158 kaybı var. Aylık kayıp. Fakat bunu siz ne bir Fransız gazetesinde, ne İngiliz ne Amerikan gazetesinde okuyamazsınız ve göremezsiniz. Fakat bizde bu tür bir olay olduğu anda tüm görsel medya, yazılı medya bunların hepsini verir.
“Şimdi bunlar [Türkiye medyası] ne yapıyor” dedi başbakan. “Terörün en önemli propagandasını yaptırabilmektir ve bu propagandayı bedava yaptırıyor… Medya kimin yanında yer alacak? “
Terörizm propagandası Türkiye’de çok geniş kapsamlı bir kavram. Yasal sistem, yetkililere gazetecileri, akademisyenleri, aktivistleri ve protestocuları bu muğlak tanımlanmış suçlamayla yargılayıp hapsetmek için bol bol fırsat sunuyor. Türkiye’de mesleklerinden dolayı hapiste olan düzinelerce gazetecinin ezici çoğunluğuna getirilen suçlamalar PKK ve terörizm alakalı.
Başbakanın basın özgürlüğü ve ifade özgürlüğünün demokratik bir toplumun temeli olduğuna dair kamuoyu önünde verdiği taahhütler var; mesela geçen hafta CNN çalışanı ve CPJ kurul üyesi Christiane Amanpour’a verdiği özel mülakat. Ancak medya haberlerini teröre yataklık yapmayla bir tuttuğu zaman Türkiye’nin yargıç ve savcılarına hassas Kürt haberlerini işleyen medyanın peşini bırakmamaları için mesaj göndermiş oluyor.
31 Ağustos gecesi konuşurken Erdoğan medyaya resmi sıfatla “şehit” olarak tanınan, hayatını kaybeden Türk askerlerine dair haber yapmayı bırakmalarını özellikle söyledi. Bir gazeteci okuyucuların konuya dair haber görmek istediklerini belirttiğinde ise başbakan çok açık konuştu: “Burada o küçük görme olayını dahi bence bir kenara atmak lazım. Hiç görmemek lazım”.
Durum böyleyken, yerel bir kanal olan Gün TV’ye akşam haberlerini bir hafta süreyle yasaklama cezası gelmesi sürpriz olmadı. Bültenin sunucularının da aynı süre içinde Gün TV veya başka bir diğer kanalda televizyona çıkmaları yasak. Konuya dair haberlere göre, bu süre dâhilinde haber bülteni yerine bir astronomi belgeseli yayımlanacak. Yasak, Radyo Televizyon Yüksek Kurulu (RTÜK) tarafından, Diyarbakır Valisi Mustafa Toprak’ın polisin arzusuyla yaptığı şikâyet üzerine verildi. Yerel haberlerde bahsi geçen şikâyete göre Gün TV, PKK ve liderlerini överek terörist propaganda yapıyordu.
Bu arada, Kürt basınından 40’tan fazla gazetecinin terörizm destekçiliği ile yargılandığı dava İstanbul’da devam ediyor. Suçlamalar PKK eylemlerinin haberleştirilmesi kaynaklı.